Kalendarz
pn | wt | sr | cz | pt | so | nd |
26 | 27 | 28 | 29 | 30 | 31 | 01 |
02 | 03 | 04 | 05 | 06 | 07 | 08 |
09 | 10 | 11 | 12 | 13 | 14 | 15 |
16 | 17 | 18 | 19 | 20 | 21 | 22 |
23 | 24 | 25 | 26 | 27 | 28 | 29 |
30 | 01 | 02 | 03 | 04 | 05 | 06 |
O Panu i tłumaczenia
pn | wt | sr | cz | pt | so | nd |
26 | 27 | 28 | 29 | 30 | 31 | 01 |
02 | 03 | 04 | 05 | 06 | 07 | 08 |
09 | 10 | 11 | 12 | 13 | 14 | 15 |
16 | 17 | 18 | 19 | 20 | 21 | 22 |
23 | 24 | 25 | 26 | 27 | 28 | 29 |
30 | 01 | 02 | 03 | 04 | 05 | 06 |
Poznan, 1989-06-26
"Yaşlı Platon..."
- Papa Hazretlerin bidiği üzere, ben Platon’u incelememiştim. Felsefesinin ana hatları bana 1970'te, belki 1971'de Poznań Teknoloji Üniversitesi Kimya Fakültesi'nde tanıtılmıştır.
Papa Hazretlerin bildiği üzere,
Yunan ustadının, insanın, sanki sırtı güneşe dönük bir mağarada oturup gölgeler izler gibi, sadece fikirleri gördüğünü düşündüğünü biliyorum. Yani insanoğlu sadece fikirleri izler, anlamaya çalışır...
- Tanrı ise bir Varlık: - Öz – Kendi –Düşünen, Mutlak Akıl, "bilimsel gelenekler", "dünyasal yaşam"- bunlar inanılmaz buluşlar, meyveler. AKLIN EFENDİSİ. Fikirler ve bilimsel gelenekler akıl sayesine ortaya çıkmıştır, örneğin: astronomi, paleontoloji, antropoloji, jeoloji, tıp, kimya, filolojiler, dinler - ki dinlerden ilk sırada bahsetmem gerekirdi.
- Tanrı'nın fikirleri, bilimsel gelenekleri, Benliğe yansıtılan resimlere, görüntülere, görüşlere dönüştürme yeteneğine sahip olduğunu görebilirsiniz. Benlik için belirli bir içerik ikamesi söz konusudur.- Kimyada, ikame kavramı vardır (örneğin nükleofilik ikame), yani belirli atom gruplarının daha büyük bir bütün halinde ikame edilmesi, bu da yeni bir bileşik oluşturur. Böylece görüşler (resimler)ve fikirler Tanrı’ın iradesi ve yeteneği ile Benliğe yansıtılır.
Daha önce entelektüel olarak ortaya konulmuş somut içerikler veya imgeler, akıl bilincinde yerini alır.
Burada önemli bir nokta daha var:
Yaşlı Platon muhtemelen insanın nesnel olarak, bağımsız olarak var olduğunu biliyordu. Bu görüşe göre, insan bir özne değildir, hayal edilmiştir ve Yaradan'ın irade gücüyle Kendi Benliğine yerleştirilmiştir, yani subjektif olarak vardır- Tanrı için ve Tanrının içinde. Ayrıca İnsan durumunda da, "insan hakkında" fikirler, tıpkı diğer pek çok içerik gibi Bilince yerleştirilen Benliğe yansıtılır. İçerik içeriğe eşit değildir - görüntü görüntüye eşit değildir, görüntü basit düşünceye eşit değildir.
İnsanoğlunun BİLİNÇ HAYALETİ karmakarışık ve çeşitlidir. Bazı içerikler çok derin temellere dayanmaktadır - kesinlik, inanç, diğerleri ise geçicidir, ancak güçlü de olabilirler, örneğin cinsel çekim. Bir adam görebildiğini bildiğinde farklıdır, duyduğunu veya hissettiğini bildiğinde ise farklıdır. Bilinçteki sertliğin görüntüsü ortaya çıkıyor. Daha önce belirttiğim gibi, insanın BİLİNÇ HAYALTİ karmakarışık ve çeşitli olup örneğin derinlik, inanç, yoğunluk, gerilim gibi "duyular" tarafından kaydedilen şeylere bağlı değişiklik gösterebilir.
Fikirlerin, örneğin görüntülere dönüşmesi.
Ve söyle bir durum: insan da hayalidir, Öz'ün içindedir - özne değildir, öznel olarak Tanrı için ve Tanrı ile var olur.
Yaşlı Platon- Aristo – Kant –Tęczar
Yukarıdakileri Papa Hazretlerine zevke sunarak, saygılarımla
imza
„Gerçek ve gerçek - II"
konu „Karvrama karşı kavram ve fikir..."
Merhamet, inayet, aşk tanrı-insan ilişkisine atfedilen kavramlardır ... Belki de bunlar "saf kavramlardır".
Bir insan Mutlak Akılda var ise, Mutlak bir akılda tahayyül ediliyorsa, o Anlayış Bilincinde mevcuttur. Bu durumda insan entelektüel, manevi bir varlıktır
İnsanın nasıl yaratıldığını ve her saniye "sanki" yaratıldığını (ufak diferansiyeller ve değişiklikler hariç) Tanrı'dan daha iyi bilen yoktur
Tanrı-insan ilişkisinde şefkat, merhamet, sevgi belli bir (bilimsel) sözleşmedir. Belki de "dünyasal gerçeklik" Anlayış Bilincinde bulunuyorsa, Tanrı'nın insana olan etkilerinden söz edilemez. Belki de Tanrı ile insan arasındaki duyguların mantıklı bir öncülü yoktur. Belki de Tanrı, "dünyasal gerçekliğe" araçsal olarak değil rutin olarak davranıyor.Tıpta, örneğin periyodik muayeneler sırasında temel ve rutin testler (her seferinde) ve gerekirse uzman tarafından (ek) testler yapılmaktadır. Belki de Tanrı’nın yaptığı tamamen zihinsel bir aktivitedir (iş) >"Firavun ile Köle…" Nisan 1990
Sadece "Anlayış Bilicinde"’ gerçekleştirdikleri için Tanrı'nın korkunç şeyler yaratma hakkı vardır, örneğin Verdun, Stalingrad, Dzikie Pola. -"Yaşlı Platon"- Haziran 1989. (Diğer örnekler cüzzam, kanser, AIDS). Belki de Tanrı iyidir - "Benim yolum sizin yolunuz değildir" ve "Bir ağacı meyvesinden tanıyacaksınız." ("Rab kıskanç bir Tanrı'dır") - Belki özel durumlarda, örneğin İsa Mesih durumunda, Rab daha çok dikkatli , entelektüel bir şekilde çalışır. Bir ilahiye göre, İsa'nın 4 bin yıl beklendiğini ifade edilmektedir. Mesih’in göge yükselişinden neredeyse 1970 dünya yılı geçti. Kısacası bu durum insanlık tarihi boyunca her zaman görülmüştür (Yahudi Takvimine göre). Eğer Rab için sonsuzluk sadece bir an ise (böyle bir olasılık vardır) ve her şeyi biliyor ise (kelimenin tam anlamıyla, Sonsuzluk ve Her şey ise) Tanrı kesinlikle "dünyada" ne olacağını çok önceden bilir. Tanrı’nın uğraşı tamamen varyantların (menderesler) birbirine bağlanmasıdır ve bu tamamen entelektüel bir çalışma - belki de duygulara yer yoktur.
Eğer bir insan, Kurosava'nın filminde olduğu gibi, "Benlik"te "gölgeler" gibi yansıtılan ve dönüştürülen bir fikirse (resimler, yansımalar), Tanrı, örneğin suçluluk duymadan bir insana istediğini yapabilir. "-Ve onun bir kalbi var mı? - "Tanrıya dair" - Mart 1982 ve belki gençliğin bir çığlığı olan "belki abartıyor ..." - ve soru işareti olmadan - ne kadar dayanabilirsin, ayakta kalabilirsin. Keşke soru işareti olsaydı.Bu makalenin ikinci bir başlığı de "Tanrı hakkında II" olabilirdi.
Papa Hazretlerin gördüğü gibi, bu metinde herhangi bir yeni buluş yok. („Tanrıya dair ..." -'82, „Yaşlı Platon..." -'89, „Firavun ile Köle..." - '90). Fakat bence yukarıdaki fikirleri kaleme alınması gerekiyordu.
Yazar: Poznań, 26 Şubat 1999
Andrzej Józef Jan
Tęczar.
Andrzej Tęczar
Poznan, 1991-08-03
Gerçek ve Gerçek
Dünyevi gerçeklikte" muhtemelen "insan için" birkaç nesnel gerçek vardır. Kuşkusuz nesnel gerçek, Tanrı'nın varlığıdır. “Tanrı’ya dair “adlı şiir ile “Yaşlı Platon” adlı yazı yardımıyla Tanrı'nın bir şekilde insandan bağımsız olarak var olduğu gösterilebilir - yani, insansız Tanrı düşünülebilir. Nesnel gerçek, belki de Rabbin düşünme yeteneğidir - zihinsel süreçlerin ya da bilinç durumlarının gerekliliği (Rabbin içinde). Tanrı'nın özellikleri nesnel ve aynı zamanda Tanrı'ya karşı öznel bir hakikat gibi görünüyor: örneğin, fikirleri, kavramları, Öz'de (Rab ile birlikte) "yerleştirilmiş", yani "gizli" olan görüntülere ve kavramlara dönüştürme ve yansıtma yeteneği "dünyasal gerçeklik". Benzer şekilde, bu kategoride belki de "Tanrı’nın ruhunun" kırmızı renge olan yakınlığı konabilir: savaşlar, katliamlar, cerrahi operasyonlar, kadın fizyolojisi ...
İncil sık sık Tanrı’nın bir şeyi beğendiği söyler. ...
Tüm sanatsal deneyimler, örneğin "Ahit Sandığı" nın inşası sırasında sergilenir. Güzellik, sanat, ama aynı zamanda zanaatkarlık, Sandığın 'ın detaylarını yapma teknolojisinde görülebilmektedir.
“Firavun ile Köle” metnimde söyle bir cümle kullandım: “? Rab'bin entelektüel yeteneklerinin enginliği, entelektüel potansiyeli, insan sayısı, Bilim ve Sanatın başarıları ve iç içe geçmeleri ile ifade edilir”
Şimdiye kadar ağırlıklı olarak Sanat hakkında yazdım. Ancak başka bir alan daha var: Matematik, Fizik ve Teknoloji de Sanat ile "iç içedir". Kimya ve matematik kullanımıyla bilim"fiziksel fenomenleri" kalıplar halinde, tekrarlayan matematiksel olarak ifade edilen düzenle birleştirirler. Örneğin, "Fiziğin en soğuk bölgelerinden" başlayarak, P. Debye'nin ısı formüllerinden yıldız ve kuasar bölgelerine, Planck sabiti veya çözünürlük ürünlerinden (örneğin HgS) Kozmik mesafelere (milyarlarca ışık yılı) kadar. Yelpaze çok geniştir. En küçük veya en büyük sayı yoktur, çünkü belirtilen sayı üstüne her zaman "1" eklenebilir veya eksiltilebilir. Kimya ise, maddelerin özelliklerinin, örneğin klasik bir kalitatif analizde bir kimyasal bileşiğin rengiyle birleştirildiği ilginç bir bilimdir. Demir Rodat Fe(SCN)3 sülfür siyanürler + kalay, antimon, bizmut sülfitler (renkler) ve bu bazen matematiksel formüllerle ifade edilir ... (atomik yapının matematiksel modelleri, kimyasal reaksiyonların integral kayıtları, stereoskopi ve katı hal yapısı ve özellikleri). Bilgisayarların yardımıyla, atom çekirdeklerindeki fenomenlerin matematiksel modelleri yapılıp, uzay uçuşlarının yörüngeleri hesaplanır: örneğin insansız "Pioneer" aracı gibi veya insanlı, örneğin Armstrong’un Aya seyahati gibi.
Tanıma temelli klasik bilim tıptır. Klasik metodoloji semptomatik tedavidir, ancak yine de, yani ekipman, bilgisayar (tomograf, ekokardiyograf, vb.) kullanımıyla tüm bunlar insan bilinci ile sağlanır.. Nihayetinde, Rab tıbbi uygulamaya göre durumun normal, sağlıklı olduğunu belirten bir bilinç durumu yaratır. Ancak hepsi bu kadar değil, örneğin psikiyatride sözde yan tepkiler ve hatta mucizeler de vardır. Gerçek, hukuk olan bilim dalında ortaya çıkar. İki veya üç tanığın ifadesi daha önce var olan gerçeklerle tutarlıysa, doğruyu söylediklerini tespit edebiliriz.
Rab'bin bilinç analizine veya yansımasına dayanan bilimsel gelenekler, Benlikte "dünyasal yaşam" olarak görünür. Bu durum bir anda gerçekleşmedi, süreç en az 6.000 yıl sürdü ve boyut, miktar, çeşitlilik ve dolaşıklık açısından pek çok insan için anlaşılır değil ...
Görülebileceği gibi, "dünyevi yaşam" büyük olasılıkla "önceden" Tanrı tarafından hazırlanmıştır ve muhtemelen dünyadaki her şey % 100 önseldir. Bu tez, her şeye gücü yeten (omnipotent) Tanrı yaklaşıma yönelik bir girişimde mantıksal analizle doğrulanmıştır.
Bu yüzden gerçeğin sorununu şöyle ifade ettim:
- nesnel ve öznel gerçekler vardır;
- nesnel olanlar, Rabbin varlığı ve nitelikleri ile ilgili olanlar – kısmen - kısmen Rab'bin özellikleri ve yeryüzü hayatının "dünyasal gerçekliği" ve Tanrı'dan kaynaklanan bilimsel anlaşmalarla ilgilidir. Bunlar aynı zamanda sisteme dayanan öznel gerçeklerdir: varsayım - tez. Eğer şu meydana gelirse, tepki olarak şu gerçekleşir. Yaşamın her alanının, Bilim, Sanat, Teknoloji'nin önceden Tanrı tarafından hazırlanmış ve "rehberlik ettiği" kendi Gizemi vardır.
İnsan (uzun vadeli) ızdırap çekmiyorsa, Aziz Augustinus gibi Tanrı’nın eserlerine hayranlıkla bakabilir.
Tanrı’nın her zaman var olduğundan ve düşünme süreçlerin, Benlik gibi kavramların ne zaman ortaya çıktığından, başlangıç noktası olup olmadığından emin olunmaz...
Fakat İmmanuel Kant’ın ortaya koyduğu “gelişimin gerçekleştiğine” dair tezi doğrudur.
Andrzej Józef Jan Tęczar